06.02.2023 günü saat 04.17 de ve 7.7 ölçekli bir deprem Türkiye’mizin soğuk bir gecesinde Kahramanmaraş, Gaziantep, Osmaniye, Malatya, Adıyaman, Adana, Diyarbakır, Kilis, Şanlı Urfa ve komşu illerinde meydana geldi.
Öncelikle; Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet yakınlarına ve milletimize baş sağılığı diliyorum. Tüm yaralılara da acil şifalar diliyorum. Elbette ateş düştüğü yeri yakıyor. Elbette yürekler parçalandı. Elbette millet olarak yardımlara devam edeceğiz.
AFAD gerekli açıklamaları yaptı. Tüm personeli ve imkanları ile deprem bölgesinde çalışmalarına başladı. Diğer sivil toplum örgütleri, yerel yönetimler, her kurum tamamıyla kurtarma çalışmaları ve yardım çalışmalarına odaklandı. Bu millet olarak ne kadar büyük olduğumuzun, bir birimize olan bağlılığımızın göstergesi. Bunun için bu millet binlerce yıl var oldu. Dünya var oldukça da bu millet var olacaktır inşallah.
Aslında her depremden sonra paylaşımları görüp üzülüyoruz. Şu bina bu kadar yıllık, bu bina yeni yapıldı. Bu bina çok sağlamdı neden yıkıldı? Gibi gibi… çok sözleri duyuyoruz. Kayıp ve yaralılardan dolayı acımız büyük olduğundan da başka bir şey sorgulamıyoruz. Ya da sadece üzüntümüzden hesap sormayı unutuyoruz. Ya da hesabı soracak gücümüz olmadığından, elimizde yetki olmadığından susup oturuyor kaderimize razı oluyoruz.
Hiç yıkılan binaların müteahhitlerinin ceza aldığını gördünüz mü? Öyle para cezası değil. Bazı işleri yapmadan mahrum bırakma cezası değil. Hapis cezası. Hatta asla aftan yararlanmayacak şekilde, infazının verilen her gün için gerçekleştiği bir karar hatırlıyor musunuz? Ben hatırlamıyorum.
Zor değil sayın milletvekillerim. Gerçekten zor değil. Yıkılan binaların neden yıkıldığını inşaat mühendisi olmadan da anlayabiliyoruz. Gözlerimizle görüyoruz. 14 katlı bina 10 metre yükseklikte kağıt gibi üst üste duruyor. Bunun mühendislik çalışmasını konuşmaya gerek var mı gerçekten. Bunun konuşulacak tek bir şeyi var. Müteahhidinin, inşaat mühendisinin, denetleme firması görevlisinin bir an önce yakalanıp, yaptıkları işten el çektirilmeli, binada ölü varsa adam öldürmeden, yaralı varsa insanın yaralanmasına sebep vermeden, her bir kişi için ayrı ayrı yargılanması. Evet, bu kişilerin yargılanmaları gerekli ki daha sağlam binalara kavuşalım.
Kimse ceza almazsa biz daha çok bu afetlerde yıkımlar ve cenazeler, yaralılar kaldırırız. Artık devlet sadece yardım eden bir devlet baba olmaktan çok, haksızlıklara karşı gerekli müdahaleyi yapan ve gerekli cezaları gecikmeden veren olmalı. Halkın beklentisi bu.
Evet deprem kuşağındayız. Tarihten bu güne yaşananlara bakın. Binlerce ev yıkıldı, binlerce kayıp var. Ama ortada suçlu yok.
Yeniden bir icada gerek yok, İlkokul çocuklarına sorsanız size kurtuluşu söyler. YIKILMAYAN EV YAPALIM.
Bu kadar kolay, yıkılmayacak evler inşa edilmeli. Sert cezalar konulmalı. Biraz para sahibi olan her kesin daha zengin olmak için müteahhitlik yapmasına fırsat verilmemeli. Bu işi yapanlarda neticesinde karşılaşacağı cezaları tam bilmeli, Caydırıcı cezalardan haberdar olmalı. Gerçekten kolay devletimiz bu işin üstesinden gelecektir. Mağdura yeni ev yapmakla çözüm yok. Net kanunlara ve caydırıcı cezalara ihtiyaç var.
Millet olarak şimdi yardımlaşma zamanı. Hep birlikte devletimizin tüm kurumlarına yardım etmeliyiz. Vatandaşlarımıza yalnız olmadıklarını gösterme zamanı. Afet bölgelerinde çalışanların talimatlarına uyalım. Kendi başımıza iş yapmamaya özen gösterelim. Görevlilerin yardım taleplerini ivedilikle yerine getirelim. Allah deprem bölgesinde çalışanların yardımcısı olsun. Bu soğuk kış günlerinde onların işlerini kolaylaştırsın.
Cemal DURMAZ
