Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 0 | 0 | |
EURO | 0 | 0 | |
DÜŞ KIRIKLIKLARI
Dün rüyamda Kırmızı Başlıklı Kız'ı ve Yedi Cüceler'i gördüm; Pamuk Prenses; prensine kavuştuğu için, Yedi Cüceler yalnız kalmıştı... Kırmızı Başlıklı Kız; başlığını çıkarmış, kurtla arkadaşlık yapıyordu, çıkar ilişkisi olduğu aşikardı... Cüceler ise; Pamuk Prenses'i çoktan unutmuş, büyük bir bahçede, taş fırından çıkacak olan ekmeğin peşindeydiler ama rüyanın sahibi bendim ve ben cücelerin aksine Pamuk Prenses'i çok merak ediyordum...
Prensesin görkemli şatosuna gitmiştim... Hizmetçiler, aşçılar, uşaklar karşılar diye beklerken; kapıyı saçı başı sıradan toplanmış, gündelik kıyafetler içerisinde bir kadın açmıştı. Meğer o Pamuk Prenses'in ta kendisiymiş. Çocuğu olduktan sonra; prens tarafından, şiddete uğramış, hor görülmüş ve bu yüzden arkadaşı olan Kül Kedisi'ne ağlayarak dert yanıyordu ve tabii diğer bir prens tarafından aldatılan Kül Kedisi de Pamuk Prenses'e... Oradan çıktım, gördüklerimin şaşkınlığını üzerimden atamamışken henüz, yolda dilencilik yapan Rapunzel'e rastladım; saçlarını kestirmiş, tanımakta çok zorlandım. Prens eşi öldükten sonra, saçlarını kestirip satmış ve elinde mesleği olmadığı için de dilencilik yapmaktan başka çare bulamamış...
Peki ya benim Orpheus'um, Eurydike misali kötü kalpli Hades tarafından lanetlenip, beni sonsuza kadar kaybettiğini mi sanıyordu?
Anlayacağınız; masallar gerçek olmuş, gerçekler masal olmuştu... Bizler gerçeklerden ne kadar kaçarsak kaçalım, düş kırıklıkları ile dolu hayat; iliklerimize kadar tüm gerçekliği ile yüzümüze bir tokat gibi çarpıyordu ve Orpheus dayanamayıp yasağı çiğnemeseydi, sonsuza dek Eurydike'sine kavuşacaktı...
Seda Özlem Başpınar