Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 0 | 0 | |
EURO | 0 | 0 | |
Son Anneler Günü
Gerçeklerle yaşamayı öğrenmek, büyük ve zor bir tecrübe olabiliyor. Yaşam ile mücadele edebilmeyi öğrenmek zorunda idi. Bunu fark etmeye başlamıştı. Geçen yıllar ile birlikte yaşanmışlıklar birikiyordu. Yine bir mayıs ayı ve Anneler Günüydü. Her yıl yaşanan sıradan bir gün gibi geliyor, değil mi bazıları için kulağa? O da sanki tamamlanması gereken programlı bir görev gibi düşünüyordu. Anneler Gününü...Sabah kalkıldı. Önce kendisi de bir anne olduğu için evinde çocukları ile bir kucaklaşma. Eşinin Anneler Günü'nü kutlaması ve güzel bir telaşın ardından, hızlıca annesine gitmek için hazırlık yaptı. Her yıl olduğu gibi, özenle paketlenmiş janjanlı hediyesini almayı ihmal etmedi. Evdekilere belli etmemiş olsa da bir gariplik vardı yüreğinde. Ailecek arabalarına binerek özel günü geçirmek için annesinin evinin yoluna koyuldular. Bu arada, çocuklara da anneannelerine vermeleri için çiçek alındı. Derken annesinin evine vardılar. Merdivenleri birlikte çıktılar, kapı açıldı. Önce çocukları, sonra kendisi ve eşi sırayla kapıdan girdi. Odadaki annesinin heyecanla onları beklediği buluşma anı gelmişti. İlk önce torunlar, yürekleri gibi rengarenk çiçekleri anneannelerine sundular. Sonra eşi, kayınvalidesinin elini öptü ve sarıldı. Sıcacık, candan bir sarılmaydı bu. Derken, kızı ile kucaklaştılar. Sıkıca el ele tutuşup bakıştılar. İkisi de gözleri doldu. Akıllarından yaşanmışlıklar bir bir geçti o sırada. Anlamlı bir bakışma oldu. Bugün bizim bir sürprizimiz var, diyerek duygusal havayı dağıttı kızı. Söze girdi hemen: "Annem, pikniğe gidelim mi bugün? Hem hava çok güzel hem de hepimiz için farklılık olur diye düşündük," dedi. Annesinin ela ile yeşil arası hareli gözlerinden yaşlar, kendini tutsalar da, usulca süzülerek göz pınarlarından hızlıca firar etti. Heyecanla karışık bir ifade belirdi yüzünde. Biraz çekimser, biraz utanma ve umutsuzluk arası duygular vardı bu süzülen yaşların nedeni. Belli etmemeye çalışsalar da, kızı fark etti. Hemen durumu toparlamak ve annesini üzgün ifadeden kurtarmak için bir şey yapmalıydı. "Hadi," dedi annesine, aldığı hediye paketini uzattı, açmasını istedi. Paketten çıkan hediyeyi giymesi için yardım etti. Rahat ve şık bir eşofman almıştı hediye olarak. Ama elli sekiz yıl boyunca taşıdığı sağ bacağının kesildiğini düşünmedi hediyeyi seçerken. Olmayan bacağın boşta kalan paçasını katladı sonra ve geçmişe gitti...
Birlikte yürüdükleri, kendisinin annesinin elini tutup giydirdiği, saçlarını taradığı günler film şeridi gibi geçti gözünün önünden. Sanki o an bir bıçak saplandı kalbine. Sessizce içini çekti... Annesinin saçlarını taramaya devam ediyordu bu sırada. Annesinin üzülmesini fırsat vermemek için çocuklara annelerini işaret ettİ "Anneannenize bakın, onun kıyafet rengi hepimizden daha güzel değil mi?" dedi. Tabii ki, çocuklar bu durumu idrak edemediler. Boş boş baktılar, anlamadılar. Ama yine de koşup sarıldılar anneannelerine. Eşi, bu sırada annesinin kısa zaman önce rahatsızlıktan dolayı kesilen bacağı nedeniyle tekerlekli sandalyesine yer açabilmek için arabayı hazırlamaya indi. O duygusal anları, anne-kızın o diyalog ve bakışmaları onu çok germiş ve üzmüştü. Kayınvalidesinin tekerlekli sandalyesi için arabada yer açtı. Çocukları, anneannelerini indirene kadar beklemeleri için, büyük olan ablaya, kardeşiyle ilgilenmesi için sıkıca tembihledi. Oysa o da daha altı yaşındaydı. Sorumluluk alabilmeyi, iki yaşındaki kardeşine bakmayı az da olsa başarabileceğini ummaktan başka çare yoktu. "Sana güveniyoruz," diyerek güç verdiler ablaya. Kızı ve eşi, tekerlekli sandalyede olan annesini zorlansalar da, aşağıya indirip arabaya yerleştirdiler. Yola koyuldular. Anneanne, yolda torunları ile arka koltukta yolculuk ediyordu. Anneanne, rahatsızlığı nedeniyle dışarı çıkması sıkıntılı olduğu için, şaşkın şaşkın bakıyor, çocuklar gibi mutluluk ifadesi beliriyordu yüzünde. Uzun zamandır hiç olmayan bir bakıştı bu. Sanki arabadan dışarı bakarken gökyüzünü ve bulutları, yoldan gelen geçeni ilk kez görür gibi heyecan ve bir o kadar şaşkın bir ifade vardı yüzünde. Anneanne, yanında oturan torunlarının konuşmalarını bile duymaz gibiydi. Kendisine torunlarının yönelttiği sorulara geçiştirir cevaplar veriyordu. Sanki o dakika dışarıda olabilmenin keyfini sürmek için soyutlanmıştı bir an...Derken piknik yapacakları deniz kenarında bir ağaç gölgesi keşfi yapıldı. Önce tekerlekli sandalye, ardından anneanne ve çocuklar
arabadan indirildi. Piknik keyfi başladı. Eşi mangal için çalı çırpı arayışıyla uğraşırken, çocukları ile annesinin tekerlekli arabasını alan kızı, deniz kenarını daha yakından görsün ve denizin iyot kokusunu hissetsin diye dolaşmaya başladılar. Anneannenin sevincinden gözlerindeki güneş yansıması, gülümsemesi bile bambaşkaydı... Çok mutlu, güzel bir gündü. Kızına, annesinin sevincini gözlerinde, yüreğinde hissedebilmek mutluluk vermişti. O günün anısına birkaç fotoğraf çekilmeyi ihmal etmediler. Saatler hızla geçti. Akşam olmakta, hava hafif serin bir rüzgarla birlikte eve dönme vaktinin geldiğini söyler gibiydi. Eşinin pişirdiği mis gibi etleri midelerine indirip, anne önce uyuyan küçüğü arabaya yatırdı, ardından ablayı arabaya bindirdi. Ve annesini, eşiyle birlikte arabadaki yerlerine yerleştirdiler. Yorucu ama güzel bir piknik ve Anneler Günü'nün kutlaması ardından, evin yolunu tuttular.
Aradan yıllar geçti. Bugün yıl 202... Yine Mayıs’ın 2. haftası ve Pazar günü bugün. Klişe olsaydı keşke yaşanan. Bugün tarih değil, sadece değişen...
İlk kez Anneler Günü, o kız gözleri yaşlı üç kare fotoğrafa öylece bakarken büyümüş evlatları ve eşiyle kendine sunulmuş janjanlı hediye paketini açıyor. Ona sarılarak çiçek sunan, Anneler Günü'nü kutlayan çocuklarının gözlerine bakıyor. Kendisine sarılan eşine sarılıyor. Eşiyle anlamlı bir bakışma yaşanıyor. Mutluluk ve huzur anıları canlanıyor, sanki geri gelmeyecek annesini düşünüyor. Gözlerinden engel olamadığı yaşlar süzüldü göz pınarlarından...
Bu kez o kız, tekerlekli sandalyede olan annesini ziyarete gitmek ya da mutlu edebilmek için annesini pikniğe götürebilmek amacı değil. Kaybettiği annesinin ismi yazılı mezarına bir buket çiçek ve son piknik ve Anneler Günü’ne ait bir fotoğraf ile ziyaret edebilmeye hazırlanıyor. Sanki bir taş oturuyor yüreğine. Tarif edilemez bir keder kaplıyor benliğini. Gözlerinden akan iki damla yaş artık annesine değil, kendine ait. O kızın...
Sibel ATAPEK