Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 0 | 0 | |
EURO | 0 | 0 | |
TECRÜBE
Yaşarken anlıyor insan…
Yüreği kan ağlarken “iyiyim” demenin aslında sadece bir geçiştirme kelimesinden ibaret olduğunu.
Benzetmeler ve mecazi mürseller zamanla cümlelerine yerleşiyor. Çünkü insan, doğrudan söylemeye cesareti olmayanlarla tanıştıkça, kelimelerin nasıl bir sığınak olabileceğini fark ediyor. Sevgiye yönelirken sözde kalan her şeyi önemsememeyi öğreniyor. Başarıya ulaşmanın yolu sözlerden değil, emek ve çalışmadan geçtiğini keşfediyor.
Önceleri hayallerini başkalarını mutlu etmenin penceresinden çizerken, zamanla hayalperestlikten sıyrılıp gerçekçiliğin değerini anlıyor. Bazen yazdığı dörtlüklere dökülen gözyaşlarını bırakıp yıldızlara dalıyor. Günlük telaşın içinde es vermenin, içindeki müziğe anlam kattığını fark ediyor.
Okudukça bilmediklerini öğreniyor, öğrendikçe zamanını ne kadar anlamsız geçirdiğini düşünüp pişmanlık duyuyor. Kendini keşfetmeye başlıyor. Umutlarını ve hayallerini yeşertmek için yarını sorguluyor. Saygı ve sevginin değerini, dostlukların kıymetini anlamaya başlıyor. Birilerine bir şey anlatırken ya da başkalarını dinlerken, kelimelerin ardındaki samimiyeti hissetmeyi öğreniyor.
Bir fincan kahvenin, bir bardak çayın aslında sadece bir bahane olduğunu anlıyor. Sarılmak, dertleşmek, içini dökmek için bir kılıf… Sımsıkı sarılıp ağlamanın, birlikte saçmalamanın, hayatındaki insanların aslında en büyük şansı olduğunu fark ediyor.
Zamanla, çok konuşup laf kalabalığı yapanlarla, başkalarının emeğiyle kendini önemli göstermeye çalışanları ayırt etmeyi öğreniyor. Dışı albenili ama içi çürük meyveler gibi olanları hayatından çıkarmanın gerekliliğini anlıyor. Kırmaktan korktuğu için çizgi çekemediği insanlara karşı, sonunda sınır koymayı başarabiliyor. Ve o çizgiyi çektiğinde kendine olan saygısının arttığını fark ediyor.
Bisikletinin sepetine birer birer gereksiz yükleri doldurmuş gibi hissediyor bazen. Yolda taşıyamayacağı ağırlıklardan kurtulmanın hafifliğini yaşıyor. Az konuşup çok çalışmayı, iş bilmeyenlerin söylediklerine sadece hafif bir tebessümle karşılık vermeyi öğreniyor. Negatif enerjisiyle hayatı grileştiren insanlardan uzaklaşmayı seçiyor.
Olması gereken yer ile olmak istediği yeri ayırt etmeyi öğreniyor. Hayatında bir devrim yaparak her şeyi bir sıraya koyuyor. Ve en sonunda, en önemli şeyin sadece sevmek ve kendini fark etmek olduğunu anlıyor.
Aldığı nefesin huzurunu, kendisiyle barışık yaşamanın keyfini sürüyor. Başkaları gibi değil, sadece kendi gibi olmanın verdiği tarifsiz mutluluğu keşfediyor.
Çünkü insan yaşadıkça değişiyor… Ve her tecrübe, onu biraz daha kendine yaklaştırıyor.
Sibel ATAPEK