Hediye bizim kültürümüzde vardır. Üstelik güzel de bir adettir. Bir yerlere giderken genelde boş gidilmez. Çam sakızı çoban armağanı küçük bir hediye alınır. Amaç gittiğiniz yerde kişi veya kişilere değer vermek ve onları mutlu etmektir. Bundan dolayı hediye, karşıdaki kişiye duyduğumuz değeri ve saygıyı ifade etmenin bir yoludur.

İş hayatıma yeni atıldığımda bazı yöneticilerin hediye kabul etmediklerine tanık olmuştum.  O zamanlar bu insanların neden böyle davrandıklarına bir anlam verememiştim. Üstelik getirilen hediyeleri geri çeviren yöneticileri de yaptıkları hareketten dolayı ayıplamıştım.   Zaman geçtikçe neden böyle yaptıklarını daha iyi anlamaya başladım. Yöneticilerin hediye kabul etmeme davranışı, aslında iş dünyasının etik ve profesyonel standartlarına uygun bir yaklaşım olduğunu daha sonra anladım. Bu davranış, tarafsızlığı, adaleti ve şeffaflığı korumaya yönelik olduğunu anladım. Zamanla bu davranışı anlamam, iş hayatımdaki değerleri ve ilkeleri daha iyi kavramamı sağladı.

Maalesef bu tür güzel adetlerimizi kötü maksatla kullananlarda yok değil. Verilen hediyeler zaman zaman hediye alanın aleyhine olduğu da  oluyor. Verilen hediye veya hediyeler zaman zaman hediye alan için tehlikeli sonuçlarda çıkarabiliyor. Kişiye gizli bir yükümlülük te verebiliyor. Emek vermeden çaba göstermeden her şeyden önemlisi para harcamadan alınan hediye herkesi cezp eder. Bir de madalyonun öteki yüzü var size verilen hediye bir tuzak olabilir. Bu tuzak bir çok şeyin ihmaline yol açabilmektedir. Kötü niyetli insanların size verdiği hediyeyi kabul ettiğiniz takdirde Truva atını kabul etmiş olursunuz.

Kazanmadan ve alın teri dökmeden alınan hediyeleri herkes sever. Ama hediye almayı alışkanlık haline getirenler zamanla bu alışkanlığın bağımlılığa döneceğini tahmin edemezler.

Sürekli hediye kabul edenlerin bilmediği şudur: Gün olur verilenlerin karşılığında tek bir istek, hesap gününün geldiği gündür. O istek öğle bir istektir ki o güne kadar verilen hediyelerin toplamından kat kat büyük yükümlülük içerir. İşte o gün hediye verenin hediye alandan hesap sorduğu gündür. Belki de o gün güçlü olanın zayıf olanın karşısında kaybedeceği gündür.  

Hediye almak, yerine göre minnettarlık veya yükümlülüğü de içerir. Bulunduğunuz ortama göre biri veya birileri size karşılıksız bir şey teklif edebilirler. İstediklerini  elde etmek için sizi çaresiz bırakmaya çalışabilirler.

Bedava veya parasız olarak verilen hediye genelde insanda zayıflık oluşmasına sebep oluyor.  Yeri geliyor; hediye alan kişi, hediye veren kişiye karşı savunmasız hale geliyor. Bir kişiye bedeli ödenmeden verilen hediye, yeri geliyor para ile alınan değerden daha pahalıya mal oluyor.

Unutulmamalı ki her şeyin bir bedeli var. Bedel ödenmeden size gelen bir hediye Truva atı görevi yapabilir.  Kişi öğle bir duruma gelir ki verilen bedel karşısında sizden bir istekte bulunulduğunda ezilecek duruma gelebilirsiniz. Bu noktada istemeden de olsa karşınızdaki insanın istediğini yapmak zorunda kalabilirsiniz.

Bu noktada ödediğiniz bedel aldığınız hediyeden daha pahalıyla  mal olabilir.  

 

Hakan DİNÇAY

Hakan DİNÇAY

Okunma Sayısı: 57

Yorum Ekle

YAZARIN DİĞER YAZILARI